Yeni açıklanan veriler, Türkiye’deki konutların %74’ünün hâlâ sigorta kapsamı dışında olduğunu ortaya koydu. Uzmanlar, deprem ve afet risklerine karşı önlem alınmamasının büyük bir güvenlik açığı oluşturduğuna dikkat çekiyor.
Konut Sigortasında Kapsama Oranı Düşük: Uzmanlar Alarm Veriyor
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ve Sigorta Bilgi Merkezi’nin 2025 yılı ilk yarı verilerine göre, Türkiye genelindeki konutların yalnızca %26’sı sigortalı. Bu durum, başta deprem olmak üzere doğal afet risklerine karşı milyonlarca yapının korumasız olduğunu ortaya koyuyor.
Özellikle 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından konut sigortalarına olan ilginin artması beklenirken, sigortalılık oranlarındaki durağanlık dikkat çekiyor. Sektör temsilcileri, sigorta bilincinin artırılması gerektiğine vurgu yapıyor.
İller Bazında Sigortalılık Oranları: Marmara Zirvede, Doğu Geride
Sigorta penetrasyonu bölgesel olarak da ciddi farklar gösteriyor. Büyük şehirlerdeki sigortalı konut oranı görece yüksekken, Anadolu’nun iç ve doğu kesimlerinde durum oldukça kritik.
En yüksek sigortalılık oranına sahip iller:
- İstanbul: %52
- Ankara: %44
- İzmir: %39
- Bursa: %33
Sigortalılık oranının en düşük olduğu iller arasında ise Şırnak, Hakkari, Bitlis ve Ağrı yer alıyor. Bu bölgelerde sigorta yaptıran konut oranı %10’un altında.
Deprem Gerçeği ve Sigorta Açığı
Türkiye’nin aktif fay hatları üzerinde yer alması nedeniyle, uzmanlar konutların sigortasız olmasının büyük bir risk oluşturduğunu vurguluyor. Afet Yönetimi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Nafi Yalçın’a göre:
“Sigorta, yapı güvenliği kadar hayati. Konutların %74’ü hâlâ korumasız. Bir doğal afet durumunda bu evlerin onarımı ya da yeniden inşası devlet yardımıyla sınırlı kalabilir.”
Zorunlu Deprem Sigortası (DASK), bina temelleri, taşıyıcı sistemler ve ortak alan hasarlarını kapsıyor. Ancak bu sigortaya ek olarak konut sigortası yaptırılmadığı sürece eşya ve taşınabilir varlıklar sigorta kapsamında olmuyor.
Sigorta Yaptırmamanın Bedeli Ağır Olabilir
Konut sigortası sadece deprem değil, yangın, sel, hırsızlık ve su baskını gibi pek çok riske karşı da koruma sağlıyor. Ancak birçok vatandaş bu konuda yeterince bilgi sahibi değil ya da sigorta primlerini gereksiz harcama olarak görüyor.
Sigorta eksperi Banu Ertürk’e göre bu yaklaşım son derece tehlikeli:
“Yıllık 1.000–1.500 TL gibi bir prim ödememek için milyonlarca liralık zarar riske atılıyor. Özellikle yeni nesil akıllı poliçelerle hem fiyatlar uygun hem de kapsam geniş.”
Sigorta Sektöründen Yeni Kampanyalar ve Çağrılar
Sigorta şirketleri ve bankalar, sigortalılık oranını artırmak amacıyla 2025 itibarıyla yeni kampanyalar başlattı. Bazı firmalar mobil uygulamalar üzerinden 2 dakikada poliçe oluşturma imkânı sunarken, kredi kartına 12 taksit gibi ödeme kolaylıkları da sağlanıyor.
Ayrıca DASK, sosyal medya üzerinden “Evin Güvende mi?” kampanyasıyla vatandaşlara sigorta kontrolü yapmaları çağrısında bulunuyor. Kampanyada bilinç artırıcı kısa filmler ve interaktif testlerle kullanıcıların ilgisi çekilmeye çalışılıyor.
Kentsel Dönüşüm Projeleri de Sigortasız
Yapılan bir diğer çarpıcı tespit ise yeni yapılan kentsel dönüşüm projelerinde dahi sigortalılık oranlarının düşük olması. Özellikle TOKİ ya da özel sektör eliyle yapılan bazı projelerde henüz iskan alınmadan dairelerin satıldığı, ancak alıcıların sigorta işlemlerini başlatmadığı görülüyor.
Bu durum hem bireysel hem de toplumsal güvenlik açısından ciddi bir açık oluşturuyor.
Uzmanlardan Sigorta Bilincine Yönelik Öneriler
Konut sigortasının yaygınlaşması için uzmanlar şu başlıklarda bilinçlendirme yapılması gerektiğini vurguluyor:
- Sigorta eğitimlerinin okullarda ve yerel yönetimlerde yaygınlaştırılması
- Emlakçılara ve site yöneticilerine bilgilendirici eğitim verilmesi
- Sigorta yaptırmayanlara yönelik mülkiyet teşviklerinde sınırlama uygulanması
- E-devlet üzerinden sigorta durumu sorgulama ve uyarı sistemi oluşturulması
Türkiye’de konut sahiplerinin büyük çoğunluğunun hâlâ sigortasız olması, deprem kuşağında yer alan bir ülke için ciddi bir yapısal güvenlik problemi yaratıyor. Sigorta şirketleri, yerel yönetimler ve kamu kurumları tarafından yürütülecek ortak kampanyalarla bu oranın düşürülmesi büyük önem taşıyor. Bu sayede olası bir afet durumunda maddi kayıpların minimize edilmesi hedefleniyor.
