Türkiye’de konut piyasasında son dönemde gözlemlenen artış, birçok ekonomistin ve sektörel uzmanların dikkatini çekti. Ancak, konut satışlarındaki bu artışın arkasında faiz oranlarındaki değişim ve reel kayıpların etkisi olduğu iddia ediliyor. Ekonomik veriler, konut satışlarının arttığına işaret etse de, bunun aslında alıcılar için fiyat artışlarına karşı yaşanan bir reaksiyon olduğuna dikkat çekiliyor.
Son yıllarda faiz oranlarındaki dalgalanma, konut alım satımını doğrudan etkileyen önemli faktörlerden biri oldu. Düşük faiz oranları, özellikle konut kredisi kullanarak ev almak isteyen tüketiciler için daha cazip hale gelmesini sağlarken, artan konut talebiyle birlikte fiyatlar da yükseldi. Ancak, faiz oranlarının yükselmesi ve enflasyonun etkisiyle, tüketiciye olan kredi maliyetlerinin artması, konut alım gücünü olumsuz etkiledi. Bu da, alıcıların daha düşük bütçelerle konut arayışına girmelerine neden oldu.
Diğer taraftan, enflasyonun etkisiyle reel kayıplar da artıyor. Yüksek enflasyon, konut fiyatlarını hızla artırırken, maaşlardaki artışın aynı hızda olmaması, alıcıların alım gücünü zayıflattı. Bu nedenle, konut almak isteyenler, artan fiyatlar karşısında daha küçük ve daha düşük fiyatlı evlere yöneliyor. Ancak yine de, konut talebindeki artış sektördeki üreticiler için olumlu bir gelişme olarak görülse de, alıcılar için büyük bir finansal yük oluşturuyor.
Konut sektöründeki fiyat artışının bir diğer nedeni de arz-talep dengesinin bozulması. Özellikle büyük şehirlerde, konut stoğu sınırlı iken, artan talep fiyatların daha da yükselmesine yol açtı. Hükümetin konut üretimini artırmaya yönelik bazı projeleri olsa da, inşaat maliyetlerinin yüksekliği ve iş gücü sıkıntısı gibi faktörler, arzın talebe yetişmesini zorlaştırıyor.
Konut satışlarındaki artış, sektördeki pek çok oyuncuyu sevindirse de, alıcılar için bu durum, fiyatların yükseldiği bir piyasa anlamına geliyor. Özetle, faiz oranlarındaki artış ve reel kayıplar, konut satışlarındaki artışı bir “zorunlu” yükselme olarak nitelendiriyor. Gelecek dönemde, sektördeki bu dengesizliklerin nasıl şekilleneceği, hem alıcılar hem de sektör oyuncuları açısından büyük önem taşıyor.
